PıtBull X
  Yavru Köpek Bakımı
 


Yavru Köpek Bakımı Giriş
 

Köpeğiniz ilk kez eve geldiğinde, korkak ve huzursuz davranışlar sergileyebilir. Bu davranış biçimi, annesinden ve kardeşlerinden ayrılmasından kaynaklanır. Diğer bir nedeni de ev ortamının ona yabancı olmasıdır. Bunları normal olarak karşılamalı ve ona sevgi içinde yaklaşmalısınız. Evdeki ilk günlerinde çevresini tanıyıp bu yeni ortamına alışmasına imkan vermelisiniz. Onunla oyunlar oynayarak bu tedirginliklerinden kurtulmasını ve size alışmasını sağlayabilirsiniz.

 

Yavru Köpek Bakımında Püf Noktaları

Yüksek sesler, kalabalık ve çocukların onu sevmek için yakalamaya çalışmaları gibi faktörler ilk günlerde köpeğinizin korkmasına neden olabilir.

Köpeğinize evde sıcak ve hava cereyanından uzak bir yaşama alanı sağlayınız. Köpeğiniz bu alanı uyumak ve dinlenmek için kullanacak ve burada kendini güvende hissedecektir. Bu alan bir kapısı olan kapalı bir kutu ya da yuva olabilir. Bunun dışında yere koyacağınız onun boyutlarına uygun bir yatak ya da sepet de olabilir.

Yavru bir köpek günün büyük bir kısmını uyuyarak geçirir. Hatta bazen deyim yerindeyse “ölü gibi uyur”. Çünkü uyku da yavru için büyük bir gereksinimdir. Bazen köpek sahipleri bu durumdan telaşlanıp köpeğinin hasta olduğunu zanneder. Ancak endişe etmeyin. Bu durum yavru köpekler için çok normaldir.

Köpeğinizi yerinden zorla çıkarmaya çalışmayın. Eğer orada kalmak istiyorsa bırakın kalsın. Kendi istediği zaman zaten çıkacaktır. Çocukların onu orda sıkıştırmasına ve kızdırmasına izin vermeyin.

İlk günlerde bütün evi kullanmasına izin vermeyin. Hem ortama yabancı olduğundan hem de ev ona başlangıçta büyük bir alan geleceğinden korkacaktır. Aynı zamanda bu olay tuvalet eğitimi açısından da yanlış bir davranıştır.

Köpeğize evinizi, sizin gözetiminiz altında yavaş yavaş tanıtmalısınız. Kullanmasını istemediğiniz alanları ( yatak odanız, mutfak…) ona öğretmelisiniz.

Evde yanlış bir davranış yaptığında biri ona kızdıysa, diğer bir kişi gidip onu sevmemeli ve onunla ilgilenmemelidir. Çünkü bu davranış köpeğinizin gelecekte kızan kişinin sözünü dinlememesine ve şımarmasına neden olacaktır. Şımarık bir köpek söz dinlemez ve kendi kafasına buyruk yaşar. Böyle bir şeyle karşılaşmak istemiyorsanız daha ilk günlerden tedbirinizi almalı, köpeğinize ondan üstün olduğunuzu, onun sahibi olduğunuzu ve sözünüzü dinlemesi gerektiğini hissettirmelisiniz.

 

Yavru Köpekde Öğrenme

Köpeklerde öğrenme tekrarlarla gerçekleşir. Öncelikle dağarcıklarında bulunan (daha önce öğrendiği) davranışları uygularlar. Bu davranışlar amaçlarına ulaşmaya yeterli gelmezse değişik yollar denerler. Denemeler ve yanılmalardan sonra doğru davranışı bulurlar. Yani ödülü elde ederler. Aynı davranışı her tekrar ettiğinde ödüle ulaşıyorsa, bu davranış köpeğinizin dağarcığına gittikçe yerleşir ve aynı uyaran etki olduğu müddetçe benzeri davranışları sergiler. Yani bu tepki öğrenilmiş olur.

Köpeklerde bir diğer öğrenme yöntemi ise şartlı reflekstir. Örnek vermek gerekirse; mama verilmeden önce her zaman “mama vakti” diye sesleniliyorsa, konuşma esnasında kullanılacak bir mama kelimesi kendisine yemek verileceğini zannetmesine neden olur. Dışarıya çıkmak için sahibinin mantosunu giydiğini gören köpeğin, sahibine karşı sevgi gösterilerinde bulunması da başka bir şartlı refleks örneğidir. Bunun nedeni, mantonun giyilmesi ile dolaşmaya çıkarılacağını ilişkilendirmesidir.

 

Yavru Köpekde Ödüllendirme

 

Ödül, köpeğinizin nasıl davranması gerektiğini öğrenmesinde ve davranış şeklinde istediğiniz değişiklikleri gerçekleştirmenizde en büyük yardımcınızdır. Köpeğinizin hoşuna giden herhangi birşey ödül olabilir. Yiyecek, okşanma, sıcak bir sevgi gösterisi, “aferin” gibi belirli bir kelime, dışarı çıkarma v.b … Bunlar köpeğinizi doğru davranışları yapma konusunda teşvik eder.

Köpeğinizin sahip olduğu davranışların çoğu teşvik edilmenin sonucunda şekillenir. Ödül ya da teşvik, yapılan davranışın gelecekte tekrarlanma olasılığını arttırır. Aynı zamanda hızlı bir şekilde öğrenmeyi sağlar.

Ödüllendirmenin zamanı da önemli bir konudur. Köpeğiniz hoşunuza giden bir davranışı gerçekleştirdiğinde, onu zaman geçirmeden o anda ödüllendirmelisiniz. Köpekler sürekli hareket halinde olan canlılardır. Bu yüzden geç yapılan bir ödüllendirme, onun hangi davranışı için ödüllendirildiğini anlamasını güçleştirecektir. Ödüllendirdiğiniz anda köpeğiniz ne yapıyorsa teşvik ettiğiniz davranış da o olur. Örneğin; köpeğinize oturmayı öğrettiğinizi düşünelim. Köpeğiniz oturduğunda ödüllendirmek için ayağa kalkmasını bekleyip ödülünü verirseniz, onun oturmasını değil ayağa kalkmasını ödüllendirmiş olursunuz. Özellikle tuvalet ve otur kalk eğitiminde, ödül en büyük yardımcınız olacaktır.

Aslında bu işin mantığı çok basittir. “Köpeğiniz hoşunuza giden bir şey yaptığında siz de onun hoşuna giden bir şey yapın”.

Yavru Köpekde Cezalandırma

Yavru bir köpeğin elbette birtakım yaramazlıkları olacaktır. Bu istenmeyen davranışların bir daha tekrarlanmaması için genel olarak, cezalandırma yada yüksek sesle ikaz etme yöntemlerine başvurulur.

Bu noktada en önemli şey, dozu iyi ayarlamaktır. Eğer çok sert bir cezalandırma yöntemi (aç bırakmak, dövmek yada karanlık bir odaya kapatmak gibi) izlenecek olursa, köpeğiniz hayatı boyunca sizden hep korkacak ve bu yüzden sözünüzü dinleyecektir. Bu da sevgiden çok korkuya dayalı bir itaat anlamına gelir. Bu nedenle köpeğinize fiziksel ceza vermekten kaçının. Hata yapmasını ufak tefek tedbirler alarak engelleyin. Ses tonunuzda yapacağınız birtakım ufak değişikliklerle onun üzerinde hakimiyet kurun.

Yapılacak en güzel şey, daha ilk günlerden başlayarak köpeğinize “HAYIR” kelimesinin anlamını en iyi ve doğru biçimde öğretmek olacaktır. Bu şekilde köpeğinizle birlikte çok daha kolay ve rahat bir yaşam sürdürebilirsiniz.

Yavru Köpekde Egzersiz

Köpeklerde enerji ihtiyacı ve yem tüketimi aktivite, yaş ve çevre ısısına bağlı olarak değişir. Köpeğinize, enerjisini sarfedecek aktiviteyi gerçekleştirmesi için yeterli egzersiz imkanı sağlamalısınız.

Yavru köpekler çok hareketli olduklarından dolayı bol egzersize gereksinim duyarlar. Egzersiz ihtiyacı yaş kadar köpeğinizin ırkı ile de alakalıdır. Örnek vermek gerekirse, bir av köpeğinin günlük egzersiz ihtiyacı bir Terier’e göre çok daha fazladır. Köpeğinizin ırk özelliklerini inceleyerek onun egzersiz gereksinimini daha iyi anlayabilirsiniz. Ancak köpeğiniz hangi ırk olursa olsun günlük kısa yürüyüşler tüm köpekler için şarttır.

Büyük ve dev ırk köpeklerde gelişim süreci ve kemik gelişimi daha uzun sürede tamamlandığından egzersizler sınırlı tutulmalıdır. Çok uzun koşular, yüksek yerlerden atlamalar ve ağır egzersizler kemik gelişimi tamamlanıncaya kadar yaptırılmamalıdır.

 

Yavru Köpekde Tüy Bakımı ve Fırçalama

 

Tüy bakımı köpeklerde üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Çünkü yılda en az iki kez olmak üzere tüy değiştirirler. Bahçede yaşayanlarda bu genellikle ilkbahar ve sonbahar civarında daha yoğun dökülme şeklindedir ve daha kısa sürer. Fakat evde yaşayanlarda bütün yıla yayılarak devam eder.

Eğer bir beslenme bozukluğu, hastalık veya lokal bir açılma yoksa bu tüy değiştirme olarak adlandırılır. Sizin yapmanız gereken onu hergün hatta yoğun tüy değiştirme zamanlarında sabah akşam olmak üzere iki defa fırçalamaktır. Bu işlem için en uygun olanı tel fırçalar veya eldiven gibi ele geçirilebilen çeşitli tipteki plastik fırçalardır.

Yavru köpeğinizi fırçalamaya ne kadar erken alıştırırsanız ileride o da siz de rahat edersiniz. Çünkü fırçalama genel bakım için beslenme kadar önemli bir işlemdir. Fırçalama yaparken köpeğiniz üzerinde gerekli olan günlük kontrolleri de uygulamış olursunuz. Bu bilhassa deri problemlerine yatkın olan ırklarda sorunu erken tespit etmek bakımından önemlidir.

Fırçalama yaparken bilhassa ele geçirilebilen fırça tipleriyle aynı zamanda deriye masaj yapıp kan dolaşımını da uyarmış olursunuz.

Yavru Köpekde Banyo

Sanıldığı gibi köpekler kolay kolay kokmaz ve sık yıkamak daha iyi temizlik anlamına gelmez. Çünkü köpeklerde ter bezleri yoktur. Yani köpekler patileri dışında terlemezler. Dolayısıyla tere bağlı koku oluşmayacağından bizim gibi sık olarak yıkanmaya ihtiyaç duymazlar.

Sık yıkandığında derinin Ph değeri değişir ve aslında koruyucu olan derinin üzerindeki yağımsı tabaka kaybolur, köpeğiniz mantar ve uyuz gibi hastalıklara daha duyarlı hale gelebilir. Genellikle aşılama döneminde doktorunuz yıkamaya zaten izin vermez. Daha sonrasında ise eğer deride medikal bir problem yoksa, ama yıkamak istiyorsanız ayda bir kez yıkama önerilir. Çoğu tüylü köpek sadece fırçalamakla temizlenebilir.

Yıkayacağınız zaman onu önce ılık suyla ıslatmalısınız. Bu işlem için genellikle bir küvet tavsiye edilir. Küvetin altına onun kaymayacağı paspas şeklindeki malzemeden konursa iyi olur. Doktorunuz özel bir şampuan önermediyse köpek şampuanını bir kasede bir-kaç misli su ile çoğaltın. Bir sünger parçası alın. Su ile dilüe ettiğiniz şampuanı emdirip köpeğinizin üzerine sürün. Şampuanı direk dökmeyin ve kesinlikle insan için üretilen şampuan ve sabunları kullanmayın. Köpek şampuanları insan şampaunları gibi üretilmediğinden çok köpürmesini beklemeyin. Kulağına su kaçırmamaya ve gözüne şampuan gelmemesine dikkat edin. Bunun için kulağına vazelinli pamuk koyun. Çünkü kaçan su kulakta kronik (uzun süreli) otitis externa dediğimiz dış kulak yolu enfeksiyonuna sebep olabilir. Durulamayı bol ılık suyla çok iyi bir şekilde yapın. Eğer çok kirli ise aynı işlemi ikinci kez tekrar uygulayabilirsiniz. Sonrasında onu önce bir havlu ile silin ve fön makinesinin ılık ayarıyla iyice kurutun. Köpeklerin derileri zor kuruduğundan hava akımından uzakta bir yerde tutun ve mümkünse o gün (en azından 4-6 saat) dışarı çıkarmayın. Kendiniz rahat yıkayamıyorsanız köpek kuaförlerinde de yıkatabilirsiniz. Ancak herhangi bir nedenle farklı bir şampuan kullanması gerekiyorsa kuaföre giderken köpeğinizin şampuanını da beraberinizde götürmelisiniz.

 

Yavru Köpekde Diş Değişimi

 

Yavru köpekler 3,5 aylıktan 8. aylığa (genellikle 6. aya) kadar süt dişlerini dökerler. Yerine hayat boyu kalıcı olan ana dişler çıkar. Dökülen dişleri zaman-zaman yerlere düşmüş olarak görebilirsiniz. Çoğu zaman da yemek yerken kendileri yutarlar. Bu dönemde diş kaşıntısı çok fazla olduğu için bulduğu her şeyi kemirecektir. Siz kendisine zarar vermemesi için potansiyel olarak kemirebileceği her eşyayı, sanki evde emekleyen bir çocuk varmış gibi düşünüp ortadan kaldırmalısınız.

Bu dönemde onun kemirmesi için hazır ürünler verebilirsiniz. Kalın halat şeklinde, düğümlenmiş, uçları püsküllü olan diş ve oyun ipleri, naturel malzemelerin işlemden geçirilmesiyle elde edilmiş yapma kemikler kullanabilirsiniz.

Sanılanın aksine köpeklerde diş bakımı da gereklidir. Yani onların da dişlerinin fırçalanmasına ihtiyaç vardır. Normalde tartar oluşumu 1,5 yaşından sonra başlar. Fakat daha yavruyken, fırçalamaya alıştırmak gerekir. Bu işleme en küçüklerinden çocuk diş fırçası veya köpekler için hazır satılanlardan temin ederek başlayabilirsiniz. Öncelikle diş fırçasını ıslatarak alıştırıp sonra da köpek diş macunu ile devam edebilirsiniz. Fırçalama aynı bizde olduğu gibi yukarı-aşağı ve daha az olarak ta sağa-sola doğru olmalıdır.

Tabiki köpeklerin dişleri sadece fırçalanarak temizlenemez. Bunun için yukarıda diş kaşıntısı dolayısıyla kullandığınız yardımcı malzemeler ve yöntemlere ilave olarak özel olarak tartar temizliği için üretilmiş mamaları da verebilirsiniz.
Samoyed
 Yavru Köpekde Sosyalleştirme 

Köpekler sosyal canlılardır ve her zaman yeni dostluklar kurmaya heveslidirler. Meraklı ve öğrenmeye aç bir şekilde tecrübe ettikleri herşeyi hafızalarına kayıt ederler. Bu çok önemli dönemde karşılaşmadıkları ya da köyü tecrübe ettikleri herşey, onlar için erişkin yaşamlarında, korkuyla tepki verdikleri davranışlara dönüşebilir. Bu nedenle özellikle 1.5-3 ay arasındaki ana sosyalleşme dönemi köpeğin psikolojik dünyasında çok büyük bir önem taşır.

Köpek yavrularının dünyaya insanlar ve yaşadıkları çevre hakkında bilgi sahibi olmadan geldikleri unutulmamalıdır. Bu nedenle köpekler; her türlü insanla (kadın, erkek, çocuk, yaşlı…), hayatları boyunca karşılaşabilecekleri diğer evcil hayvanlarla (kedi, köpek..), her çeşit taşıtla (otobüs, araba, bisiklet…) bu aylarda tanıştırılmalı ve çağrışımlarının daima pozitif olmasına dikkat edilmelidir.

Köpeğiniz size ve yeni çevresine alıştıktan sonra, onu diğer canlılarla tanıştırmalısınız.

Çocuklar ve diğer insanlarla kontrolünüz altında oyun oynamasına ve dostluklar kurmasına izin verin.

Aşıları tamamlandıktan sonra dış çevreyi tanımalarına olanak sağlamalısınız. Diğer köpeklerle kontrollü bir şekilde oynamasına izin vererek kendi türü arasındaki doğal ve sosyal davranışları öğrenmesine yardımcı olmalısınız.

Yavru köpeğinizi çok uzun süre yalnız bırakmayın. Bu ona aşırı stres yükleyecektir.

Kalabalık caddelerde gezdirerek çevresini kabullenmesini sağlayın. İlk başlarda havlayarak kalabalığa tepki verecektir. Ancak bir süre sonra onları kabullenecek ve yürürken diğer insanları rahatsız etmeyecektir.

Unutmayın; asosyal köpekler insanlara ve diğer hayvanlara karşı saldırgan ve güvenilmezdirler.

 

Yavru Köpeğinizle Veterinere İlk Ziyaret

Köpeğinizi aldığınız gün yada ertesi günü veteriner hekimininize götürüp genel bir kontrolden geçirmeniz onun sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayacaktır. Bilindiği gibi yavrularda bağışıklık sistemi tam olarak gelişmediğinden hastalığa yakalanma riskleri fazladır ve bu hastalıkların bazıları ölümcüldür. Zamanında yapılacak kontroller böyle bir hastalığa yakalanmış yavrunun yaşama şansını artıracaktır.

Veteriner hekiminiz köpeğinizin kulaklarını, gözlerini, burnunu, ağzını, dişlerini, derisini ve ateşini kontrol edecek, gerek duyarsa akciğerini, kalbini dinleyecek ve herhangi bir sorun olup olmadığına bakacaktır.

Kemik gelişimi, vücut büyüklüğü, kilosunun uygun olup olmadığı, hangi mamayı yemesi gerektiği, beslenme düzeni ve yemesi gereken mama miktarı gibi konularda sizi bilgilendirecektir. Köpeğinizin diğer ihtiyaçları (mama kabı, oyuncak, fırça v.b.) konusunda da size yol gösterecektir.

Önemli olan diğer bir nokta da yeni alınmış yavru köpeklerdeki parazit varlığıdır. Özellikle yavrularda parazit varlığı ciddi sorunlara yol açabilir. Kancalı ve şerit parazitler gibi birkaç bağırsak paraziti türü yavru köpeğinizin bedeninden beslenir. Bu parazitler anneden yavruya geçebildiği gibi kaldıkları ortamlardaki hijyen koşullarının kötü olması sonucunda da yavruya geçebilirler. Karın bölgesinde şişlik, ağız kokusu, kötü kokulu gaz çıkarma, kaşıntı, ishal ve ateş gibi belirtilere neden olurlar. Bu nedenle yavrunun dışkısı mikroskobik bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Dışkısından alınan küçük bir parçanın incelenmesi sonucunda parazit varlığı tesbit edilirse gerekli tedavi düzenlenmeli ve bu parazitlerin daha erken yaştaki yavrunun gelişiminde meydana getirebilecekleri olumsuz etkiler ortadan kaldırılmalıdır. Bu nedenle yavrunun dışkısı formu, kıvamı ve kokusu gibi özellikler yönünden incelenmeli ve dışkıda değişiklik görülünce veterinere hekime başvurulmalıdır.

Yavru köpeğiniz ile birlikte yaşamaya başladığınız ilk günlerde davranışlarını, etrafına karşı ilgisini, oyunculuğunu, yemeğini yiyip yemediğini, sağlık durumunda bir değişiklik (ishal, kusma.) olup olmadığını dikkatli bir şekilde gözlemlemelisiniz. Çünkü bazı hastalıklar belirtilerini hemen göstermeyebilir. Bu tip hastalıkların ilk kontrolde (eğer bir semptom görülmüyorsa) tespiti zordur ve veteriner hekiminiz tarafından da o an için tespit edilemeyebilir. Bu yüzden yavru köpeğinizi iyi gözlemlemeli ve durumunda oluşabilecek değişikliklerde veteriner hekiminize başvurmalısınız.

 

Aşılar Giriş
 

İster insan, ister hayvan olsun bir canlının yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için koruyucu hekimlik önemli bir faktördür. Canlının yaşamını tehlikeye sokabilecek veya kalıcı arazlar oluşturabilecek bazı hastalıkları daha ortaya çıkmadan önlemek, bu hastalıkların oluştuktan sonraki tedavisinden daha fazla önem taşır. Bir çok viral veya bakteriyel hastalığa karşı geliştirilen aşılar çok uzun zamandır koruyucu hekimlikte kullanılmaktadır. Bu nedenle

aşılar, koruyucu hekimliğin en önemli silahlarından biri sayılabilir. Örnek vermek gerekirse, bir çok ülkede büyük tehdit oluşturan ve binlerce insan ve hayvanın ölümüne neden olan kuduz, bugün koruyucu hekimlik ve kuduza karşı geliştirilen aşılar sayesinde önemini yitirmiştir.

 

 
 

Aşılama Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler


Aşılar sağlıklı olan köpeklere uygulanmalıdır.

İç ve dış paraziti bulunan köpeklere aşı uygulanmamalıdır. Aşılanacak hayvanlar parazitlerden arındırılmış olmalıdır.

Aşılanacak yavru ve yetişkin köpeklerin vücut sıcaklığı normal ( 38-39.5 °C ) sınırlar içinde olmalıdır.

Ateşin yüksek olması vücutta bir enfeksiyon olduğunun göstergesidir. Böyle durumlarda öncelikle ateşin (enfeksiyonun) nedeni bulunmalı, tedavi edilmeli ve daha sonra aşılamalara başlanmalıdır.

Aşılanacak hayvanlara en az bir hafta öncesinden kortikosteroid (kortizon) türü ilaçlardan biri yapılmamış olmalıdır.

Eğer köpeğin devam eden bir tedavisi var ise tedavi bitimi ve bir süre sonrasına kadar aşıları ertelenebilir. Bu veteriner hekiminizin karar vereceği bir konudur.

Hamile köpeklere aşı uygulanmamalıdır. Bu dönemdeki aşı uygulamaları köpeğinize ekstra stres yüklenmesine neden olacaktır.

Öestrustaki (kızgınlıkta olan) köpeklere aşı uygulanmamalı, dönemi bitinceye kadar aşıları ertelenmelidir.

İster yavru, ister yetişkin olsun aşılamadan 2 gün önce ve 2 gün sonrasında yıkama yapılmamalıdır.
Köpeğinizin aşı programı, sağlık durumu gözönüne alınarak veteriner hekiminiz tarafından en uygun şekilde hazırlanacaktır. Aşılama için veteriner hekiminizin uygun gördüğü programı aksatmadan ve tarihlerine uyarak yerine getirmeniz yavrunuzun sağlığı açısından önemlidir. Bir iki günlük gecikmeler yavrunuzun sağlığını çok etkilemeyebilir fakat daha uzun zamanlı gecikmelerin risk faktörlerini arttıracağı unutulmamalıdır.

Aşılama öncesi yavrularda özellikle dikkat edilmesi gerekenler

Aşılamaya başlanma zamanının belirlenmesi önemli bir noktadır. Aşılamalara yavru 6-7 haftalık olduğunda başlanmalıdır. Daha erken dönemde başlanılacak aşı uygulamaları, istenilen bağışıklık seviyesinin sağlanmasında yetersiz kalacaktır. Bunun nedeni de yavrunun anneden aldığı maternal antikorlardır.

Aşılanacak köpekler stres oluşturacak etkenlerden uzak tutulmuş olmalıdır.Bu yüzden yavru size geldikten sonra aşılamalara başlamak için 4-5 gün beklemekte yarar vardır. Bu süreç içersinde yavru hem size hem de başlangıçta onun için yabancı olan ev ortamına alışmak için fırsat bulacaktır. Ayrıca bu 4-5 günlük dönem size yavrunun herhangi bir hastalığı olup olmadığını izleme imkanı da verecektir. Aşılama öncesi yavrulara iyi bir bakım ve beslenme uygulanmalıdır.

Yavru köpekler ilk aşılamaya başlanmadan önce dışkı tahlili yapılarak parazit varlığı yönünden incelenmelidir. Yapılan muayene sonucu parazite rastlanırsa yavru önce parazitlerden arındırılmalı, daha sonra aşılarına başlanmalıdır.

Yavruların 4-6 haftalık yaştan başlayarak aşılama serileri tamamlanıncaya kadar geçen sürede çevredeki diğer hayvanlardan izole edilmesi gerekmektedir. Ayrıca aşılamalar bitene kadar yavrular dışarı çıkartılmamalı ve dışarda gezdirilmemelidir.

Eğer izolasyon mümkün değilse, köpek sahipleri yavruları, çok sayıda köpeğin bir araya geldiği parklar, dinlenme alanları gibi yerlerden uzak tutarak, yavrularının hastalığa yakalanması ihtimalini minimuma indirmelidirler.

Yavrular aşılama bitene kadar yıkanmamalıdır. Çünkü yavrularda bağışıklık daha henüz tam olarak gelişmediğinden yapılacak yıkama, yavrunun direncini kıracak ve hastalıklara karşı duyarlı hale getirecektir. Bu dönemde eğer gerekiyorsa temizlik işlemi için kuru şampuanlar kullanılmalıdır.

Yavru aşılarının bittiği dönemden sonra yapılacak olan aşı uygulamalarından (tekrar aşılar) bir hafta öncesine ve aşıdan bir hafta sonrasına kadar köpeğinize banyo yaptırmayın. Yeni banyo yapmış hayvanlara aşı yapmak birtakım olumsuzluklara (ateş, keyifsizlik…) yol açabilmektedir.

Köpeğinizi yavru aşılamaları bittikten bir hafta sonra dışarı çıkarmaya başlayabilirsiniz.

Aşılamaya Rağmen Bağışıklığın Oluşmaması
Dalmaçyalı

 

Yavrularda aşı hatalarının (istenilen bağışıklığın sağlanamaması, yetersiz bağışıklık) en yaygın sebebi, bağışıklığın gelişimi sırasında yavrunun vücudunda bulunan maternal antikorların etkisidir. Maternal antikorlar yavrularda aktif bağışıklık yanıtının oluşabilmesinden önce aşı da varolan virüsü (antijen) nötralize eder ve yavrunun immun yanıtını baskılar. Yani vücudun hastalıklara karşı bağışıklık oluşturmasını engeller. Yavrular maternal antikorları yavru zarları ve kolostrum aracılığıyla anneden alırlar. Bu nedenle ilk günlerde yavrunun vücudunda antikor seviyesi yüksektir. Ortalama olarak her 10 günde bir yavrunun antikor seviyesi, maternal antikorlar yenilenemediğinden dolayı belli oranda azalır. Yavrular 6-7 haftalık olduklarında ise maternal antikorların seviyesi, oluşabilecek enfeksiyonlara karşı yavruları koruyabilecek güçte değildir. Bu nedenle aşılamalara 6-7 haftalık yaşta başlanması, maternal antikorların aşı üzerindeki etkisini kaybetmesinden dolayı bağışıklığın yeterli düzeyde oluşmasını sağlar. Ancak aynı türün değişik bireylerinde meydana gelen bağışıklık seviyelerinin farklı olabilmesi, bireysel faktörlerin de bağışıklıkta rolü olduğunu göstermektedir. Bu farklılıklar antikor oluşumunun genetik kontrol altında bulunmasından ileri gelmektedir.

Yapılan aşılamalar yavrunun hastalıklara karşı bağışık hale gelmesinde yeterliymiş gibi görünse de, yavrunun antikor seviyesi bilinmediği sürece aşılamayla bağışıklığın ilişkisini kurmak hemen hemen imkansızdır. Bir yavruda yeterli bağışıklığın oluşup oluşmadığını ve immunite (bağışıklık) boşluğunun ne zaman oluştuğunu saptamak için yavrudan serum örneği alınmalı ve hemaglutinasyon inhibisyon adı verilen testle antikor seviyesi ölçülmelidir. Ancak, laboratuvar masraflarından ve her test için harcanan zamandan dolayı bu metod pahalıdır ve ayrıca, her zaman bu işlemi uygulayabilmek de mümkün olmayabilir. Bu nedenle aktif bağışıklığın sağlandığından emin olmak için, 6-7 haftalıkken başlayıp 15-20 haftalık yaşta biten 1-3 haftalık aralarla yapılan seri aşılama programı uygulanmalıdır. Seri aşılama, yavruların mümkün olan en erken zamanda aktif bağışıklıkla korunmalarını sağlayacaktır.

Tüm bunların dışında aşılamalar sonucu yeterli bağışıklığın sağlanamamasının nedenleri olarak şunları sayabiliriz;


Aşıların tecrübesiz kişiler tarafından yapılması
Uygun şekilde doze edilememesi
Aşının uygun olmayan koşullarda (aşılar +2 - +8 °C’de muhafaza edilmelidir) saklanması
İçerdiği antijen miktarı
Köpeklerin tam sağlıklı değilken aşı yapılması
Aşının yapılış şekli
Son kullanma tarihi geçmiş aşıların kullanılması
Gereken aşı miktarının verilmemesi
Aşılamadan sonra köpeklerin çeşitli stres faktörlerine maruz kalmaları

 

Aşıların Kullanım Amaçları

 

Aşılar; vücuda verildiğinde, bağışıklık sistemini uyararak hastalıklara karşı spesifik aktif bir bağışıklık oluşturan ve bu yolla canlının korunmasını sağlayan biyolojik maddelerdir.

Bağışıklık ise; vücuda giren veya verilen mikroorganizma, protein ve bu gibi yabancı maddelere karşı vücudun bütün savunma sistemleri ile karşı koyması, direnç göstermesi ve kendini korumasıdır. Vücuda giren bu yabancı maddelerin neden olduğu hastalıklar atlatıldıktan sonra hayvanlarda bu hastalıklara karşı doğal bir direnç oluşur. Yani diğer bir deyişle bağışıklık şekillenir.

Aşılar genellikle, koruyucu amaçla kullanılır. Aşılama; hastalıklarla karşılaşması muhtemel olan hayvanları, o hastalığa karşı korumak için daha önceden aşılamak suretiyle bağışık kılma işlemidir. Anneye yapılmış aşıların da yavru üzerinde koruyucu özelliği vardır. Yapılan araştırmalar yavruların, gebelik dönemlerinde yavru zarları aracılığıyla bir miktar immunglobulini (bağışıklık oluşumunu sağlayan maddeler) anneden aldığını ortaya koymaktadır. Yeni doğmuş yavrular bağışıklık sistemleri gelişim halinde olduğundan, humoral ve hücresel bağışıklığı aktif olarak tam anlamıyla oluşturma yeteneğinde değillerdir. Bu nedenle eğer anne doğumdan uygun bir süre önce aşılanırsa kendi korunma maddelerini yavrularına geçirebilir. Böylece yeni doğmuş yavrularda acil korunma sağlanmış olur.

Ayrıca yavruların bağışıklık sistemlerinin gelişmesinde, anneden emilen kolostrum miktarı ve kolostrumdan alınan immunglobulin miktarı da büyük önem taşımaktadır. Yavrular ilk pasif bağışıklığı anneden aldıkları kolostrum aracılığı ile kazanırlar. Köpek yavrularında tespit edilen maternal antikorların %90’ı kolostrumdan gelmektedir. İyi beslenmemiş ya da yoğun şekilde paraziti bulunan anneler daha az kolostrum üretir. Tecrübesiz anneler yavrularının yeterli meme emmesine izin vermeyebilir. Zayıf yavrular kuvvetli ememez ya da daha güçlü olan diğer yavrularla rekabet etme durumunda kalır ve daha az kolostrum tüketirler. Böylelikle pek çok hastalığa karşı daha düşük antikor seviyesine sahip olurlar. Yani yeterli bağışıklık oluşamadığından dolayı yavrular hastalıklara karşı duyarlı hale gelirler. Doğumdan sonra vücut ısısı düşük olan yavrular, normal vücut sıcaklığını koruyabilen yavrulara oranla daha az antikor absorbe ederler. Sonuç olarak, yavruların kendileri için kritik öneme sahip maternal antikorları yeterli miktarda almasını ve absorbe etmesini sağlayacak uygun bakım ve besleme çok önemlidir.

Bir batında doğan yavruların pasif antikor seviyeleri, yavruların doğum sıralaması ve annenin emzirme eğilimlerine bağlı olarak çok değişiklik gösterir. Maternal antikorlar belirli düzeylerde koruma sağlar. Ancak her yavrunun yaşamının bir döneminde, maternal antikorların enfeksiyonlara karşı yeterli koruma sağlayamadığı, fakat aktif bağışıklık oluşumunu engellediği bir zaman dilimi söz konusudur. Köpek yavrularının enfeksiyonlara karşı açık oldukları ama aşı tarafından korunamadıkları bu durum, 2 haftadan 8 haftaya kadar süren bir immunite boşluğuna neden olur. Yavru köpeklerde gözlenen aşı yetersizliklerinin hemen hepsi bu immunite boşluğu esnasında enfeksiyona maruz kalmaları sonucunda oluşur.

Aşılar bazen bir enfeksiyonun devamı esnasında da kullanılabilir. Böyle bir uygulama, enfeksiyonla karşılaşma ihtimali olan yavruları korumak veya enfekte olmuşları tedavi etmek amacıyla yapılır. Örnek vermek gerekirse; kuduzdaki aşılama yöntemi tedaviye yöneliktir.

 

Köpeklerde Uygulanması Gereken Aşılar

Karma Aşılar

Karma aşılar DHPPI, DHPPI+L, DP, CPV/CV gibi değişik formlarda ve içeriklerde hazırlanmış olup, bugün ülkemizde veteriner hekimler tarafından kullanılmaktadır. Bu harfler, aşının köpeğinizi bağışık kıldığı hastalıkların baş harflerini göstermektedir. Bu hastalıklar özellikle küçük yaştaki yavrular için riskli olan hastalıklardır. Yavrunuzun sağlık durumuna göre bu aşılardan en uygun olanı veteriner hekiminiz tarafından uygulanacaktır.

Bir hayvanın bir defada birkaç hastalığa karşı bağışık kılınması, genellikle uygulanan elverişli bir yöntemdir. İçinde birkaç hastalığa karşı bağışıklık oluşturacak maddeleri içeren aşılar bir tek doz halinde verildiklerinde, hepsine karşı arzulanan direnci oluşturacak bir tepki meydana getirirler. Karma aşılar, köpeğinizi Gençlik hastalığı (Distemper), Hepatit, Parainfluenza, Adenovirus tip 1 ve tip 2, Parvovirus, Coronavirus gibi viral ve Leptospırosis gibi bakteriyel hastalıklara karşı koruyacaktır. Bu hastalıklar yavru için ölümcül olabilir, fakat uygun bir aşı programı ile kolaylıkla engellenebilirler.
 

 

Köpek Gençlik Hastalığı (Distemper)

Köpekler başta olmak üzere çoğu etçilleri etkileyen, hızlı bir gelişim devresi ve seyir seyreden, solunum sisteminde, sindirim sisteminde ve sinir sisteminde bozukluklar oluşturan çok bulaşıcı viral bir hastalıktır. Köpek viral hastalıkları arasında en yüksek ölüm oranına (kuduz hariç) sahip olanıdır. Hastalık genellikle 3-12 aylık köpeklerde görülür ve yüksek ateşle seyreder. Ancak 3-6 aylık genç hayvanlarda görülme olasılığı daha fazladır. Çok düşük bir olasılık da olsa 1 yaşın üzerindeki köpeklerde de görülebilir. 

 

Köpek Karaciğer Hastalığı (Enfeksiyöz Canine Hepatitis)

Köpek Adenovirusu tip-1 tarafından oluşturulan, başta karaciğer olmak üzere sindirim sistemi, solunum sistemi ve sinir sistemini etkileyen, ateş, kanama ve pıhtılaşma bozuklukları ile karakterize, bulaşıcı ve ölümcül viral bir hastalıktır.

 

Kanlı İshal Hastalığı (Parvoviral Enteritis)

Köpeklerde hızlı gelişen, kusma, ishal, dışkıda kan görülmesi ve ani ölümle karakterize bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Yavru köpeklerde (4-8 hafta) kalp kaslarındaki yangıya bağlı olarak kalp yetmezliklerine, gençlerde (2-12 ay) kanamalı mide-barsak rahatsızlıklarına neden olan bir hastalıktır.


Leptospirosiz

Hızlı bir şekilde gelişebildiği gibi kronik olarak da seyredebilen, bir çok memeli hayvan türünü etkileyen, hemoglobinuri (eritrositlerin parçalanmasına bağlı olarak idrarda kan görülmesi), kanlı ishal, sarılık ve böbrek bozukluğu oluşturan, bulaşıcı bakteriyel bir hastalıktır. Erken dönemde teşhis ve tedavi edilmezse köpekler için öldürücüdür.

Parainfluenza (Kennel Cough)

Bir çok köpeğin bir arada bulunduğu kapalı mahallerde ortaya çıkan ve farklı etkenler tarafından üst solunum yollarında enfeksiyona neden olan bir hastalıktır. Kendini kuru ve inatçı bir öksürükle belli eder.

Adından da anlaşılabileceği gibi karma aşı, yukarda saydığımız hastalıklara karşı bağışıklık oluşturan maddeleri içermektedir. Hastalıklara karşı verilen bağışıklık sürelerinin yavrunun anneden aldığı maternal antikor seviyesine bağlı olarak değişiklikler gösterebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle karma aşı uygulamasına yavru 6-7 haftalık olduğunda başlanmalı, aşı 3-4 haftalık aralıklarla yavru 15-20 haftalık yaşa ulaşıncaya kadar tekrarlanmalıdır. Bu programla yavruların yaklaşık %95'inde güvenli bir bağışıklık oluşturulabilmektedir. Karma aşı yıllık olarak tekrar edilir.

 

Kuduz Aşısı

Kuduz; merkezi sinir sistemine saldıran, hızlı gelişim gösteren, bilinç kaybı, huzursuzluk, salya akıntısı, yutkunma güçlüğü ve çeşitli felçlerle karakterize, ölümle sonuçlanan viral bir hastalıktır. İnsan dahil olmak üzere tüm sıcakkanlı canlılarda görülebilir. Hastalık; kuduz bir hayvanın sağlıklıları ısırması ve salyasında bulunan kuduz virusunu ısırma sonucu meydana gelen açık yaraya nakletmesi ile bulaşır. Ancak virus salyaya zaman zaman geldiğinden dolayı her ısırılan hayvan kudurmaz. Bu nedenle her ısıran hayvana da kuduz gözüyle bakılmamalıdır. Kuduzun tedavisi yoktur ve aşılama tek engelleyici faktördür. Günümüzde kuduz hastalığı, etkili bir aşı programı ile büyük oranda kontrol altına alınmıştır.
Yavru köpeklere ilk kuduz aşısı 3 aylık yaşta uygulanmalı ve her yıl periyodik olarak tekrar edilmelidir.

 

Bronchicine Aşısı

Bu aşı köpek boğmacası olarak adlandırılan Kennel cough hastalığına karşı yapılır. Kennel cough; her yaştaki köpeklerde görülebilen, üst solunum yollarında enfeksiyon oluşturan, kronik bir öksürükle karakterize, bakteriyel bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık etkeni Bordetalla bronchoceptica'dır. Hastalık yavru köpeklerde ölümcül olabilir. Daha yaşlı hayvanlarda ise kronik bronşitis şeklinde ortaya çıkar. Bu hastalığın hayvan hastahanelerindeki, köpek çiftliklerindeki ve barınaklardaki köpekler arasında hızla yayıldığı belirlenmiştir. Bu hastalığa karşı ilk aşılama yavru 6-8 haftalıkken yapılır. Bundan sonra yılda bir kez aşı yapılması yeterlidir.

Corona Aşısı

İştahsızlık, kanlı-mukuslu ishal, kusma ve beyindeki bozukluklardan kaynaklı depresyonla karakterize bulaşıcı bir hastalıktır. Ayrıca köpeğin, parvo virüse karşı olan direncinide düşürmektedir.

Kist Aşısı

Genellikle kist aşısı diye bilinen bu uygulama aslında bir antiparaziter ilaçlamadır. Bu uygulama iç parazitlerden (dahili parazitler) kaynaklanan enfestasyonların engellenmesine ve sağaltımına yöneliktir. Halkalı (tenya), kancalı parazitler ve şeritler bu iç parazitlere örnektir.

Bu uygulama hayvan sağlığı açısından olduğu gibi insan sağlığı açısından da önemlidir. Bilindiği gibi köpekler tüy döken canlılardır. Dökülen tüylerin üzerine bulaşmış parazit yumurtaları, özellikle de echinococ yumurtaları, insan sağlığı açısından önemlidir. Bu parazit köpeklerin ince bağırsağında yaşar ve yumurtalarını dışkıyla dış ortama çıkarır. Bulaşma, parazite karşı aşılanmamış köpeklerin, tüylerine bulaşan yumurtaların veya enfekte hayvanın dışkısıyla kontamine olmuş yiyeceklerin (marul, maydanoz v.s), insanlar tarafından herhangi bir şekilde ağız yoluyla alınması sonucu olur. Echinococ yumurtalarının ağız yoluyla alınması sonucunda da insanlarda hidatik kist şekillenir. Kistler karaciğer, böbrek, kalp, pankreas, beyin ve göz gibi organlara yerleşir ve yerleştiği organlarda işlevsel bozukluklara neden olurlar. İlerlemiş olaylarda kistin patlaması ölüme neden olabilir.

Bu türden problemlerin önlenebilmesi için köpekler parazitlere karşı düzenli olarak ilaçlanmalıdır. Kist aşısı, köpeğin yaşadığı ortam, dışarıya çıkıp çıkmaması, hastalığa yakalanma riski gibi faktörler gözönüne alınarak gerektiğinde 3, 4 veya 6 aylık aralıklarla tekrarlanır. Parazitin çok yoğun olduğu bölgelerde uygulama sıklığı daha da artırılabilir.

Kist aşısının enjektable (iğne) formu yağlı bir eriyik olduğundan dolayı yakıcıdır. Bu nedenle yapıldığı yerde ağrı oluşabilir. İlacın kiloya göre uygulanması nedeniyle, 15-20 kg'ın üzerindeki köpeklerde uygulanacak olan ilaç miktarıda artacağından, yakıcı etkisi de doğal olarak daha fazla olacaktır. Böyle büyük ırklarda kist aşısının ağızdan verilen tablet formu tercih edilmelidir. Tablet formu ayrıca askaritlere ve kıl kurtlarına karşı da etkilidir. Tabletleri köpeğinize aç karnına (yemeklerden 3-4 saat sonra yada 1-2 saat önce) vermelisiniz. Tabletler , bir parça sevdiği bir yiyecek (peynir, köfte) içersinde veya toz haline getirilip yiyeceklerine karıştırılarak verilebileceği gibi, doğrudan dilinin arkasına konularak da yutturulabilir. Kusmamasına dikat etmelisiniz. Tabletleri yutturduktan sonra 1 saat içinde meydana gelecek kusmalar ilacın yeterli etki göstermesini engelleyecektir. Tablet yutmakta zorluk çıkaran 30 kg.'ın üzerindeki köpeklerde yapılacak ilaç miktarı iki enjektöre bölünmeli ve iki taraftan ayrı ayrı yapılmalıdır.

Lyme Aşısı

Hastalığın etkeni Borrelia burgdorferi türü bakteridir. (Spiroket) Lyme hastalığı insanlarada bulaşabilen bir hastalıktır. Etken Ixodes cinsi keneler aracılığı ile yayılır.Enfekte olmuş yani etkeni taşıyan ara konakçı kenelerin diğer bir hayvandan kan emişi sırasında bulaştırması ile taşınır. Direk olarak hayvandan hayvana geçiş söz konusu değildir.

Tüm evcil hayvanlarda görülebilir ancak sıklıkla köpeklerde görülmektedir.Özellikle ateş ve eklemlerde ağrı şikayeti ile başlayan hastalık polyartritis ile kendini belli eder. Hastalık vücudun bir çok sisteminde etkin olmaktadır.Bu nedenle iştahsızlık, bitkinlik, kilo kaybı, depresyon ve lenfadenopati de görülebilen belirtiler arasındadır. Kenelerin köpeğin üzerinde kalma süresinin uzunluğu hastalık etkeninin bulaşma riskini aynı oranda artırır.

Hastalıktan korunmak için kene mücadelesi şarttır. Bu amaçla antiparaziter damla, kene pire tasması kullanılabilir. Lyme hastalığından korunmak için en etkin yöntem tabi ki aşılamadır. İlk uygulamadan 2-3 hafta sonra uygulanan ikinci doz gerekli bağışıklığı sağlamak için yeterli olacaktır. Daha sonra yılda bir kez uygulanan tekrarlarla korunmanın idamesi sağlanmaktadır. 9 haftalıktan itibaren aşılamaya

başlanılabilir.

 

Köpeklerde Aşıların Uygulanış Şekli ve Yeri

 

Seri aşılamalarda aynı türden iki aşılama arasındaki süre (örn. Karma Aşı), üç haftadan az olmamalıdır. İlk aşı verildikten sonra 2. aşının 3-5 gün sonra verilmesi anlamsızdır ve bir işe yaramaz. Aynı şekilde 2. aşı dozu, 1. aşı verildikten uzun süre sonra verilecek olursa etkisiz olabilir. Bu nedenle aşılar hekimlere sunulmadan önce 2. doz aşının verilme zamanı, deneylerle ve alan tecrübelerinin sonuçlarına göre belirlenir.

3 aylıktan küçük yaştaki köpekler, aynı türden aşı ile (örn. Karma aşı) en az iki defa aşılanmalı, bundan sonra yılda bir kez tekrarlanmalıdır. Aşılar kullanılırken ilk aşı uygulamasından birkaç hafta sonra 2. bir aşı, hatta 3. bir aşı verilir ve bağışıklığın devamını emniyet altına almak için senelik aşılamalar yapılır. Ancak aşıların oluşturduğu bağışıklık seviyesinin her bir köpeğin genetik yapısına göre değişebileceği unutulmamalıdır. Aşılar bazı köpeklerde kuvvetli bir bağışıklık oluşturduğu halde bazılarında zayıf kalır. Bu nedenle arzu edilen düzeyde koruma sağlayabilmek için aşılar birkaç defa tekrar edilir.

Bir aşı ne kadar başarılı olursa olsun, duyarlı bireylere uygun dozda verilmedikçe,hastalığa karşı koruyucu değildir. Bu yüzden her aşı için verilen doz kurallarına uymak gerekir. Aşı hazırlayan ticari firmalar bu noktadan yola çıkarak, aşıları köpeğinize en uygun olan dozda tek kullanımlık şişeler halinde hazırlamış ve böylece oluşabilecek sorunların önüne geçmişlerdir.

Aşıların çoğu deri içi (İD-intradermal), deri altı (SC-subcutan) ve kas içi (İM-intra musculer) yollarla uygulanmaktadır. Bu uygulama yerlerinin her birisi değişik amaçlar için uygun prosedürlerle belirlenmiş olup bunlar arasında en çok kullanılan yol deri altı olanıdır. Bunun nedeni deri üzerinde lenf damarcıklarının fazla olmasıdır. Bilindiği gibi lenf sistemi vücudun savunma sistemini oluşturmaktadır. Deri altı olarak verilen aşılar enjeksiyon yerinden dokulara çok yavaş dağılırlar. Böylelikle lenfoid dokular uzun süreli bir uyarma altında tutularak bağışıklığın uzun olması sağlanır. Ayrıca deri altı uygulamalarla uzun olduğu kadar, çabuk bir bağışıklık şekillenmesi de sağlanır. Deri altı yolla uygulamada oluşan bağışıklığın başlangıçta yüzeysel olması nedeni ile vücudun dış yüzeyi mikrop saldırılarına karşı korunmuş olur.

Aşıların uygulanmasından önce derinin hazırlanması ve dezenfekte edilmesi doğru olmayan bir harekettir. Çünkü aşılar dezenfektan maddelerle tahrip olurlar.

 

Aşılama Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Komplikasyonlar

 

Aşının yapıldığı gün ve 2 gün sonrasına kadar yıkama yapılmamalıdır.

Aşının uygulandığının hemen ertesi günü yavruda bağışıklık oluşmasını sağlayamadığı, gözardı edilmemesi gereken bir noktadır. Aşıdan beklenen koruma, ancak uygulamadan 7-10 gün sonra maksimum seviyeye ulaşır. Bu nedenle özellikle yavrularda aşı yapıldı güvencesi ile hemen dışarı çıkarılmamalıdır. Bu konuda veteriner hekiminizin tavsiyelerine uymak köpeğinizin yararına olacaktır.
Aşıların yapıldığı gün yavrularda hafif bir ateş yükselmesi görülebilir. Bu aşının normal etkilerinden biridir.

Bazen aşının yapıldığı yerde deri altında şişlikler oluşabilir. Bu, aşının vücut tarafından emilememesinden ve deri altında birikip kalmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bunlar kalıcı değillerdir. Zaman içersinde yavaş yavaş kaybolurlar. Şişlik olan bölgeye masaj yaparak bölgedeki birikimin daha çabuk ortadan kalkmasını sağlayabilirsiniz.

Bazen de aşılara karşı vücutta aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşabilir. Bunun nedeni vücudun kendinden olmayan yabancı maddelere karşı reaksiyon oluşturmasıdır. Yani vücut aşıyı yabancı madde olarak kabul eder ve ona karşı tepki gösterir. Bu tepki genellikle aşı yapıldıktan 15 dk.-2 saat arasında sekillenir. Yüzde ve gözlerin etrafında şişme görülür. Korkulacak birşey yoktur. Böyle bir durumda köpeğinizi tekrar veterinere götürmeli ve veteriner hekiminizin uygun gördüğü tedavi şeklini uygulamalısınız.

 
  Bugün 2 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!  
 

Get your own Chat Box! Go Large!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol